İletişim
Bolahenk Sokak'la ilgili güncellemeleri twitter'da da takip edebilir, sorularınız veya yorumlarınız için bolahenksokak@gmail.com adresinden yazarlarımızla iletişime geçebilirsiniz.
İzleyiciler
Pages
Popular posts
-
Uzun yıllar tırnak yeme alışkanlığımdan vazgeçemedim. Acı oje (tadını çok severim :) ) sürmek, düzenli manikür yaptırmak , protez (porselen...
-
skins 1. jenerasyon Konu sinema-televizyon olunca Amerikan popüler kültürünün dünya popüler kültürü üzerindeki etkisi her zaman Avrupa'n...
-
Sylvia Plath ya da Ted Hughes'la ilişiği bulunmayanlar ya da aşağıda Sibel'in Sylvia yazısını okumayanlar için çok bir şey ifade etm...
-
Kozmetik üzerine yazılar yazan blogları çok fazla takip etmediğimi itiraf ederek başlamak daha doğru olacak galiba.. Benden bu alanda çok d...
-
Kaş ve kirpik bakımında etkili olduğunu düşündüğüm birkaç kozmetik ürünü ve destekleyici makyaj malzemelerini yazımın birinci bölümünde siz...
7.6.10
Babington’s Tea Rooms, Roma
Gönderen
Littlemermaid
,
zaman:
7.6.10
Roma sokaklarına hepimiz aslında Fellini filmlerinden aşinayız. Belki de bu yüzden defalarca görmüş olsak da kendimizi unutulmaz film karelerini süsleyen çeşmelere gitmekten alıkoyamıyoruz. Fellini’nin La Dolce Vita’sı ve William Wyler’ın Roman Holiday’inin izinde Fontana di Trevi’den (Aşk Çeşmesi) başladığımız romantik gezimize Bernini’nin batık gemi şeklinde tasarladığı Barok çeşmesi Fontana della Barcaccia’da kısa bir mola veriyoruz. Piazza di Spagna’da bulunan bu etkileyici çeşmeyi ismini duyar duymaz hatırlayamayabilirsiniz ama İspanyol merdivenleri’nin önünde dediğimde eminim hepiniz resmini çektiğiniz bu çeşmeyi hatırlayacaksınız. Çeşme önünde geleneği bozmadan resim çekildikten sonra çok sevdiğim bir arkadaşımın tavsiyesiyle İspanyol merdivenlerinin hemen ayağında yer alan Babington’s English Tea Rooms’a giriyoruz.
1893 yılında, Anna Maria Babington ve Isabel Cargill tarafından kurulan Babington’s, kurulduğu günden bugüne çay sunum şekilleri ve ev yapımı lezzetleriyle yazarlardan, politikacılara herkesin çok sevdiği bir buluşma noktası olarak biliniyor. İçeri adım atar atmaz 19. Yüzyıl etkilerini taşıyan dekorasyonu, şöminesi, sade ve samimi dekorasyonuyla insana huzur veriyor. Şansımıza tam da cam kenarında, cafenin hediyelik eşyalarla dolu vitrininin karşısına oturma fırsatı buluyoruz. Menüyü elime alınca heyecanlanıyorum, çünkü özellikle konu yemek olduğunda benim için tek bir tercih yapabilmek oldukça zor. 30 farklı çay alternatifini daha önce birarada hiç görmemiştim, çay yanında atıştırmalıklar, çörekler, muffinler, sandviçler, omletler, ev yapımı reçel ve marmelat çeşitleri ile servis edilen pancakeler menüde ne ararsanız var.
Otelde servis edilen kahvaltıyı kaçırdığımız için menüde kahvaltı yerine geçebilecek bir şeyler seçmeyi tercih ediyoruz. Mantar ve peynir konusunda kendimi kontrol edemediğimi itiraf etmeliyim bu yüzden seçimimi karışık mantarlı omlet üzerinde yapıyorum. Yanına da buraya gelmemi öneren arkadaşımın tavsiyesine uyarak Tea for two sipariş ediyorum. Yukarıda saydıklarıma bakıp da burada sadece kahvaltı servis edildiği düşüncesine kapılmayın, menüde salata gibi farklı hafif yiyeceklerde bulunuyor.
Bizim tatilimiz şubat ayında gerçekleştiğinden tüm cafelerde sevgililer günü için özel düzenlemeler yapılmıştı, omletimi beklerken kendimi kontrol edemeyip uzun uzun vitrinde satışa sunulan hediye paketlerini inceledim.
Babington’s da özellikle bayanların ilgisini çekecek çeşitli hediyelik eşyalar, paket paket aromatik çaylar, şekerlemeler ve restoranın da kendi çay servisinde kullandığı fincan takımlarından satılıyor. Hepsi çok güzeller ama ne yazık ki fiyatlar çok uçuk. :( Cebimdeki paranın hepsini daha ilk günden tüketmek istemediğim için masaya geri dönüyorum, suratsız hallerim masaya gelen ve gerçekten enfes görünen omletle bir anda geçiveriyor.
Yemekler hatta çaylar bile en az hediyelik eşyalar kadar pahalı, bu lüks kahvaltı servisi için 90 € gibi uçuk bir para ödüyoruz. İşin kötüsü çaydanlıkta gelen (10 €’dan başlıyor) ve en az 3 bardak çıkan çayları iki kişi paylaşmanıza izin verilmiyor. Bu bize de biraz saçma geldi sonuçta ben en fazla iki bardak açık çay içen bir insan olduğumdan rahat rahat bir demlikle iki kişi idare edebilirdik. Gene de 5 günlük tatilimiz süresince ya ama tatlılardan yiyemedim diye erkek arkadaşımın başını yiyip bir defa daha kendimi Babington’s Tea Rooms’un kollarına atıverdim. Fikrimi sorarsanız fiyatlar nasıl olursa olsun mekânı yaşamak ve Babington’s lezzetlerini yakalamak için buraya gelmeli. Sonuçta üç beş saçma magnet’a para vermek yerine şömine başında keyifli bir saat geçirmek çok daha mantıklı.
**Sabah 9.00 akşam 8.15 saatleri
arasında hizmet veriyor.
*Kredi kartı geçiyor.
Piazza di Spagna, 23-Rome
www.babingtons.com
Tel. 06.6786027
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Bir Babington Tea House, bir de Cafe Greco gerçekten o tarihi atmosferi yaşamak için birebir. İkisinde de oturmanın keyfi çok sevdiğin bir müzeyi gezmek gibi, hem ortamın tadını çıkarıyor hem de hiç tatmadığın çayları deneyebiliyorsun. Kokuları ise hala burnumda (;