17.2.12

Cadının Seyir Defteri: Secret Circle

,

Efendim, pek uzun bir aradan sonra bloga yeniden dönüş yapmanın, üstelik de pek severek yazdığım Cadının Seyir Defteri serisinden yeni bir yazıyla karşınıza çıkmanın haklı gururunu yaşıyorum. An itibariyle konumuzsa bu sene CW'nun hayatımıza kattığı, kimimizinkine katamadığı, yeni dizisi Secret Circle. Fark edilebileceği üzere, nerede cadı var, büyücü varsa kendimi hemen orada bulduğumdan Secret Circle ilk kez kulağıma geldiğinde soluğu bilgisayar başında alıp oturdum izlemeye.

Öncelikle Secret Circle'ın bir nevi Vampire Diaries kardeş dizisi olduğu, proje bünyesinde barındırdığı yapımcı, senarist ve kimi yönetmenlerinin aynı zamanda Vampire Diaries'de de yer aldığını belirtmek lazım. Kısaca, Vampire Diaries için, "öyle ergen lise aşkı filan, bir de üzerine fantastik, hiç gelemem" diyenleri hemen eleyelim, zira Secret Circle fantastik dizi sevmeyenlerin hayatını değiştirecek kadar iyi olmamakla birlikte, türün severlerini kısmen tatmin edebilecek özellikleri bünyesinde barındırmakta. Vampire Diaries'in kardeş dizisi dedik, zira kitap uyarlaması olan dizi yine Vampire Diaries kitaplarının yazarı L.J Smith elinden çıkma. Fakat Smith, üçleme olarak hazırladığı Secret Circle serisini devam ettirmek istese de Alloy Entertainment ve HarperTeen'in kendisine attığı yasal bir kazık sonucu yazdığı dördüncü kitap reddediliyor ve serinin yeni kitabı Aubrey Clark tarafından yazılıyor. The Divide (Bölünme) adıyla basılacak kitap 20 Mart'ta Amerika'da tüm kitapçılarda olacakmış, velhasıl bizim memlekete ne zaman gelir bilinmez. Yazar Smith blogundan içleri acıtan bir isyan mesajı yazarak "kitabımı devam ettirmek istiyorum, izin vermiyorlar" diyor. Kendi yarattığı bir dünyayı devam ettirme hakkının kapitalizmin vahşi elleri tarafından başka bir yazara devredildiğini düşünürsek, ben oturduğum yerden sinirlendim mesela. Kadıncağızın isyanını okumak isteyenleri buraya alabiliriz. Şahsen kitaplara dair en ufak bir fikrim yok, fakat okumuş olanlar dizisinden çok farklı olduğunu söylüyorlar. O halde ben dizimize döneyim.

Diziyi her türlü spoiler'dan uzak durarak özetlemek gerekirse: Sarışın ergen kızımız Cassie Black, annesiyle birlikte mutlu mesut yaşar iken, annesi ölür ve anneannesiyle birlikte yaşamak üzere Chance Harbor'a taşınır. Burada annesinin ve babasının cadı olduğunu, toplanıp büyü yaptıkları gizli bir toplulukları olduğunu (bkz. Secret Circle) ve kalıtsal olarak kendisinin de büyü yapabildiğini öğrenir. Annesiyle babasının büyü yaptığı grubun yeni jenerasyon çocuklarıyla aynı okula gitmektedir. Böylelikle kendi secret circle'larını oluşturup maceradan maceraya koşarlar. Söz konusu CW dizisi olunca tabii ki ortada var olan bir aşk üçgenimiz vardır. Cassie kızımız Jake beni karanlık tarafımla seviyor ama Adam da bana iyi geliyor, gibisinden git-gellerle bir yandan bir aşktan öbürüne sürüklenir, bir yandan da kendi içinde karanlık taraf-ayrdınlık taraf mücadelesi verir.
Kısaca azıcık Twilight, azıcık Vampire Diaries, azıcık da Charmed'ı hatırlatan Secret Circle'ı benzerlerinden ayıran ve benim hala merakla izlememe sebep olan özelliği ise, her bölüme korku ögelerinin çok iyi döşenmiş olması. Paranormal Activity'i evde tek başına izleyebilen bendenizi, sakin sakin dizi izlerken yerinden sıçratabilen kimi sahneler, rutinleşip sıkıcılaşabilecek diziye artı puan katıyor. Dizinin giriş ve aynı zamanda bitiş jingle'ı da her seferinde tüylerimi diken diken ediyor. Dizinin yine ilerki bölümlerde üzerine oynanabilecek potansiyellerinden birisi ise Faye'i canlandıran Phoebe Tonkin. Dizideki performansı çok iyi, bu diziden sonra daha da büyük projelerle yola devam etmesini beklediğim bir isim kendisi. Üstelik eğlenceli de bir insan, twitter'dan takip etmek isteyenleri şuraya alabiliriz mesela. Sağdan soldan okuduğum kadarıyla Cassie'yi canlandıran Britt Robertson ile Adam'ı canlandıran Thomas Dekker'in genişçe bir hayran kitlesi varmış. Ben henüz öyle çok büyük bir performanslarını görememiş olsam da bunun sorumlusunun azıcık da senarist ekip olduğu kanısındayım. Zira karakterlerimiz fazlasıyla iki boyutlu. Dizi hem karakterlerinde hem de konu gelişiminde klişelerden ne kadar uzaklaşırsa o kadar başarılı hale gelecek, zira şu haliyle türün sevenlerine sadece umut vaat etmekten öteye geçemiyor.

Şimdilik, Vampire Diaries'i "eh olsa da olur olmasa da" halinden "ben bir hafta izlemeden nasıl duracağım"a getiren yaratıcı kadrodan, Secret Circle'da da benzer bir performans sergilemeleri temennisiyle yazıyı noktalıyorum.

5 yorum to “Cadının Seyir Defteri: Secret Circle”

  • 18.2.12
    Sibel says:

    ben de aynen diziyi benzer sebeplerden ve açıkçası vampire diaries'in üzerine çok iyi gittiğinden izliyorum, ancak daha ne kadar izlemeye devam ederim bilmiyorum.
    çünkü şu vakte kadar (yani 15 bölümde - ki az bir sayı değil) doğru düzgün bir storyline oluşturamadılar ve iki-üç bölümde bir yeni yeni hikayecikler deneme aşamasındalar. hemmen sağlam bir hikaye patlatmak zorundalar çünkü 1)cassie ve adam kimsenin umurunda değil. 2)jake'in hikayesini doğru düzgün işleyemediler. jake ile cassie çok daha enteresan bir romans durumu ortaya çıkarabilirdi. 3)diana'nın o dizideki fonksiyonunu anlamlandırmış değilim. 4) melissa olmasa da olur. 5)diana ile faye'in ebeveynlerinin ne halt etmeye çalıştıklarını hala bilmiyoruz.

    kısacası, dizi S.O.S. veriyor. phobe tonkin için bile olsa daha ne kadar izlerim bilemiyorum.

    ellerine sağlık, muah!

  • 18.2.12
    cenk says:

    sadece reytinglerden ve tv kanallarının iptal/onay haberlerinden izlediğim bir dizi (kendisini izlemek zevkimin değil, aklımın yakınından geçmez o ayrı); ilişkim bu seviyede olunca içerikle ilgili bir fikir beyan etmem olasılık dışı şüphesiz; ve fakat bu yazıya bir katkım olacaksa, şöyle olacak: henüz önümüzdeki sezonun onayını almış değil, reytinglerde de gününün sonucuncusu -yanlış hatırlamıyorsam-. bu da demek oluyor ki halihazırda bir umutsuz vaka. kısaca sevenine geçmiş olsun diyorum burdan, yakın bir gelecek için, şimdiden.

  • 18.2.12
    Sibel says:

    aaa! ben de çok tuttu filan sanıyodum! o zaman hakkaten geçmiş ola.

  • Bu yorum yazar tarafından silindi.
    18.2.12
    cenk says:

    Bu yorum yazar tarafından silindi.

  • 18.2.12
    cenk says:

    ister istemez cnbc-e üzerinden takip ediyoruz/etmiyoruz yabancı dizi olayını, oradan izlemesek de hala böyle herhalde durum; o açıdan çok tuttu sanmana şaşırmadım, zira ben de bu ve benzeri dizilerin, hatta tüm bu fantastik işlerin revaçta olduğunu ve piyasayı onların kapladığını düşünüyordum, bu amerikan reyting işlerini takip edene kadar. sonradan gördüğüm de şu: 5-6 sene önce iyice alevlenen polisiye işler (bilimum csi, criminal minds, mentalist vs) tutuyor, gerisi de dramalar, onlardan da sonra geliyor bu işler (secret circle, supernatural vs).

    hatta bir de alt bilgi: gossip girl tüm bu sezon boyunca gününün sonuncusu/sondan ikincisi falan oluyor; oysa sanırdım ki ortalık yıkılıyor (iyi ki de yıkılmıyor, yıkılmasın da:).

 

BOLAHENK SOKAK Copyright © 2011 | Template design by O Pregador | Powered by Blogger Templates