6.12.10

Easy A ve Pretty in Pink: Amerikan Gençlik Sinemasının En İyileri

,
Çok izlenen, çok takip edilen Hollywood yapımlarına baktığınızda bunların büyük bir bölümünün 15-25 yaş grubu arasına hitap ettiğini görürsünüz. Yapım şirketlerinin en çok hedeflediği kitledir bu aynı zamanda, çünkü gişede "büyük" para getirir. Bu tabi ki de bu yaş grubundan çıktıktan sonra insanın içinin geçtiği anlamına gelmez  , sadece insan sanırım bu yaş grubundayken bir filme ya da franchise'a daha sıkı bağlanıyor, ya da onu hayatının merkezine daha yakın bir yere yerleştiriyor. Sadece filmler için geçerli değil bu tabi ki de, kitaplar, gruplar, şarkıcılar, oyunlar için de geçerli aynı durum.
Ben bugün, yazımın girişinden tahmin edeceğiniz üzere, genellikle 15-17 yaş arasındaki karakterlerin sırtlandığı, Amerikan liselerinde geçen, ilk aşk, kimlik arayışı, arkadaş problemleri gibi meselelerle uğraşan "teenage" filmlerinden ve bu filmlerdeki karakterlerden günümüzden ve seksenler ortasından birer örnekle bahsetmek istiyorum. Bu filmler benim yakın zamanda izlediğim ve çok çok beğendiğim 2009 yapımı Easy A ve senaryosunu John Hughes'un yazdığ 1986 yapımı Pretty in Pink. Benim tesadüfen üst üste izlediğim bu iki film, hem çoğu yakın dönem Amerikan teen filmlerinde karşımıza çıkan lise tiplemelerinden (jock, geek, cheerleader, loser vs.) uzak durmaları, hem de bu klişelerden kaçınarak ele aldıkları karakterlerin seslerini abartısız yansıtmaları gibi özellikleri ile türlerinin diğer örneklerinden ayrılıyor. Ayrıca Easy A, John Hughes geleneğine sahip çıkan, ona referansta bulunan ve o geleneği günümüze uyarlayarak sürdüren bir film.

Filmlerden biraz bahsetmeden olmaz tabi ki. Son zamanlarda izlediğim en eğlenceli filmlerden biri olan Easy A, yönetmeni Will Gluck'un ikinci filmi. Daha önce de highschool materyalini işlemiş Gluck'un, bin kere işlenmiş bir konuyu bu kadar farklı ve özgün işlemesinin altında belki bu deneyimin de etkisi olmuş olabilir, çünkü kendisinin ilk filmi Fired Up'ın imdb sayfasına bile baktığınızda karşınıza çıkan ilk kelimeler cheerleader ve football team :) Easy A ise bundan çok farklı olarak, son derece zeki, sivri dilli, mutlu bir ailede yetişmiş ve güzel olmasına rağmen sıradan bir kız olan Olive'in başından geçen sıradışı bir dönemi işliyor. Böyle sıradışı dememe de bakmayın aslında, konu şu: Olive bir gün en yakın arkadaşı Rhi'nin egzantirik ailesiyle haftasonu kampa gitmekten kurtulmak için ona beyaz bir yalan söylüyor. Onun bu "Senin tanımadığın üniversiteli bir çocukla randevum var," yalanı Rhi'nin abartılı heyecanıyla birden Olive'in bekaretini kaybettiği yalanına dönüşüyor. Sonra tahmin edebileceğiniz gibi yalan tüm okula yayılıyor ve Olive kendini "okulun kaşarı" olarak buluyor. Tüm bu hikayede en güzel taraf tüm bunlar olurken Olive'in her şeye mükemmel komedi anlayışı ile yaklaşması ve eğlenmesine bakması..Yani ne "reputation"ı ayaklar altına alınmış saçma bir liseli kızın dramı söz konusu ne de başka türlü entrikalar. Gerçi bu yalanların ardı arkası kesilmediği için bir sürü entrika dönüyor ama anlatıp süprizini sizler için kaçırmak istemediğim bu olayların hepsi o kadar orjinal, o kadar komik ki, siz bunları bayıla bayıla izliyorsunuz. Benim konunun en orjinal bulduğum taraflarından biri de Olive'in en sonunda olayların içinden kurtulmak için kendine basılan damgayı kabullenip, edebiyat dersinde okuduğu Scarlet Letter'dan etkilenip oradaki ana karakter gibi göğsüne "adulterer"ın simgesi "A" harfini yapıştırıp gezmesi ve başına gelen her şeyi en sonunda internete yüklediği bir video ile belgeselleştirmesi.


Pretty in Pink, Easy A'ye nazaran bizim için çok daha klasik bir hikayeyi anlatıyor. Üst sınıf ailelerin çocuklarının okuduğu bir lisede, zengin gençler ve burslu-fakir gençler arasında büyük bir gerilim vardır. Fakir taraftan olan, babası ile birlikte annesi tarafından küçük yaşta terk edilmiş, elbiselerini kendi diken, talibi bol ve tabi ki de alternatif ana karakterimiz Andie (John Hughes filmleri sayesinde 80lerin büyük yıldızlarından birisi olan Molly Ringwald) okuluna pek bayılmasa ve zengin çocuklara pek aldırmasa da yıl sonu balosuna gidip gitmeme konusunda kararsızdır. Filmin en şahane repliklerine sahip, bence son derece komik bir karakter olan en yakın arkadaş Duckie ona sırılsıklam aşıktır, ancak Andie'den yüz bulamaz. Ancak karakterimizin tabi ki hayatında bundan daha büyük bir conflict olması kaçınılmazdır, okuldaki zengin taraftan bir çocuk kızımıza aşık olur kızımız da ona ama sonunda davul bile dengi dengine çalar. Andie kaderine boyun eğip Duckie'ye mi dönecektir, yoksa Duckie'nin adıyla bile dalga geçtiği Blane'e mi? Dedim ya çok klasik diye :) Ancak çok güzel tarafları da var bu klasik hikayenin. Sadece bir 80ler filminde görmezden gelebileceğiniz dramatik romantizmi ve bu romantizme olan naif inancı, karakterlerin çok iyi yazılmış olması, dönem müziği, dönem slang'i ve karakterlerin bugün Amerikan filmlerinde ve dizilerinde pek karşımıza çıkmayan bireyselliği ve idealizmi bunlardan sadece şu an aklıma gelenleri. Çekildiği dönemi ve o döneme rağmen bu saydıklarımı işliyor olduğunu göz önünde bulundurarak izlediğinizde bugünkü örneklerinden kat be kat üstün olduğu görmemek mümkün değil.
İki film de çok zeki ve kendini "ezdirmeyen", hiçbir kişi, durum, sorun, grup için başkası olmayan kadınları merkezine alıyor ve iki filmi de bu kadın karakterlere bu özellikleri dolayısıyla duyduğunuz sempati ile izliyorsunuz. Olive, sarkazmı, komedi anlayışı ve tabi ki yaratıldığı dönem itibariyle hepimize daha çok hitap edecek olsa da, Andie de asla "demode" değil, onun da hala, özellikle de popüler Amerikan sinemasında yeni sayılabilecek tarafları var. İki filmde de yan karakterler çok çok kuvvetli ve yine o çok popüler filmlerde karşımıza çıkan klişe durumlardan uzak yazıldıkları çok belli. Kısacası, kolay ve çok eğlenerek izlenecek, iyi soundtrackli, iyi oyunculuklu filmler arayanlara, Amerikan popüler kültürünün güncel durumunu merak edenlere, hala "lise filmi" izlemekten gocunmayan 20liklere ikisini de gözü kapalı tavsiye ederim. Garanti ediyorum, iki film de sizi çok mutlu edecek :)

Faydalı Link: Easy A Soundtrack'i

0 yorum to “Easy A ve Pretty in Pink: Amerikan Gençlik Sinemasının En İyileri”

 

BOLAHENK SOKAK Copyright © 2011 | Template design by O Pregador | Powered by Blogger Templates