Bir süredir blog yazılarına ara vermek zorunda kalmıştım. Tez ve iş gibi mühim sebepler dışında diğer bir hayırlı sebepse bir aylık uzun bir Londra gezisi yapmış olmamdı. Bu Londra’ya ikinci gidişim olduğundan ve ilk gidişimde neredeyse tüm turistik atraksiyonları birer birer keşfetme olanağı bulduğumdan, bu gezim biraz daha farklıydı. Öncelikle bu defa mükemmel bir rehberim vardı ki sayesinde Londra’ya tatile giden değil de bizzat orada yaşayan birinin neler yaptığı, rehber kitaplarda yazmayan ne gibi mekanlarda vakit geçirdiği, adetler, alışkanlıklar vs. gibi unsurları birinci elden keşfetme imkanı buldum. Üstelik tatilim Christmas ve yılbaşına da denk geldiğinden usulünce bir İngiliz Christmas’ı geçirmiş oldum. Londra’ya kısa süreliğine gidecek olanlar için şipşak rehber yazısı ucucaparklar’dan gelecek. Bu yazıdan itibaren başlayan seriyle ben de Londra’da keşfettiğim yerleri bir bir tüm detaylarıyla paylaşacağım.
BRIXTON
Hemen aklımızda çalan şarkı, Guns of Brixton. Haliyle bir ayımı burada geçirmeden önce aklıma gelen olasılıkların tek sorumlusu da yine aynı şarkı. Halbuki Brixton geçtiğimiz ay içersinde benim favori mekanlarımdan birisi oldu. Kabul ediyorum ki Nothing Hill gibi şık ve gösterişli değil, fakat gidilecek doğru mekanları bilince son derece eğlenceli bir yer haline geliyor. Guns of Brixton şarkısının kafamda yarattığı imajın aksine bir ay boyunca sadece tek bir kez polis barikatına tanıklık ettim ki bu da şansa denk geldi. Yirmi dakikada bir polis sireni duymanız ya da adım başı uyuşturucu satıcılarına denk gelmeniz Brixton’ın alışıldıklarından olsa da bir süre sonra tüm bunları olağan karşılamaya başladım. Serinin ilk yazısında da Brixton’a yolu düşenler nereye gitmeli, ne yapmalı teker teker sıralayacağım.
Brixton Market

Envai çeşit manavdan kasaba istediğiniz her şeyi bulabilecek olmanızın yanı sıra minik kafeleri ve mükemmel lezzetler sunan restoranlarıyla Brixton Market şaşırtıcı bir yer. Karnınız çok açken ve fazla da para harcamak istemiyorken birden kendinizi mini mini bir İtalyan restoranında bulabiliyorsunuz. Envai çeşit Afrika yemeğinin servis edildiği ufak restoranlar, küçük Fransız kafelerinin hemen yanında duruyor. Seçeneğiniz çok, üstelik Brixton’ın daha düşük bütçelere hitap etmesi dolayısıyla çılgınca paralar harcamadan olabildiğince çok seçeneğe ulaşabiliyorsunuz. Kimi zaman kafelerde düzenlenen küçük konserlerle de sadece yeme-içme anında değil, eğlencede de Brixton Market güzel bir alternatif oluşturuyor.
The Effra Hall

The Rest Is Noise


Bir sonraki yazımda Bolahenk Sokak’ın Christmas izlenimleriyle karşınızda olacağım.
aaay çok gitmek istedim birden şimaaaa! bir dahakine de beraber gidelim! hayal kurmak beleşe nasıl olsa :-/
:) gidelim yavrum, bakarsın oluverir. ayrıca daha önce yapmadığımız şey de değil hani, hatırlatırım :)
Şima neden ben göremedim bu anlattıklarını.... İşte benim kızım... Ne de tatlı tatlı anlatır...
Guy olmasa ben de göremeyecektim zaten. İyi bir rehberim vardı :). Bir sonrakine Sibel, sen, ben gideriz artık :)
yazı süper süper!
eline sağlık dasti.
:) teşekkür ederim efenim. yazının tamamlayıcı versiyonu ellerinizden öper ;)