
Popüler kültürün kendi ikonlaştırdığı isimleri periyodik olarak geri dönüştürüp bizi maruz bıraktığı imgeler döngüsünde onları kullanıp durduğundan olacak, ismini ve cismini bilip yaptığı işin kendisini hiç görmediğimiz, dinlemediğimiz bir sürü isim var. Michael Jackson böyle bir isim mesela biz 80ler sonu çocukları için, çok büyük ve popüler olduğu döneme hiçbirimiz yetişemesek de hepimiz bir şekilde pop müzik için ne kadar önemli ve ikonik olduğunu biliyoruz. Yine Michael Jackson yeni bir örnek, sadece adına ve fotoğraflarına aşina olduğumuz örnekler de var, fotoğraflarının üzerinde bulunduğu t-shirtler, çantalar yok satan Audrey Hepburn, ya da günümüz genç Hollywood aktörlerinin karşılaştırılmamaları neredeyse imkansız olan James Dean mesela. 2010 yılında 20li yaşların başında ya da teenage dönemlerinin sonunda olan insanların bu isimlerin işleriyle ne gibi bir özdeşlik kurabildiklerini, dolayısıyla bu ikonlaştırma mekanizmasının nasıl işlediğini kestirmek açıkçası biraz güç olsa da şöyle de bir gerçek var ki en az bu isimler kadar başarılı olduğu tartışılmaz olan Sophia Loren veya Liza Minelli gibi örneklerin bu kadar popüler olmaması ister istemez Amerikan popüler kültürünün Avrupa'nınkine nazaran daha baskıcı ve döngüsel olarak işlediğine işaret ediyor.
Marilyn Monroe da bu örneklerden biri. Açıkçası adını ilk kez ne zaman duydum, fotoğrafını ilk ne zaman gördüm gerçekten bilmiyorum. Eminim biraz düşünürseniz hepiniz çok sansasyonel hayatı ile ilgili anlatabileceğiniz bir şeyler bulursunuz, ya da başrollünde olduğu filmlerden birinin adını mutlaka biliyorsunuzdur. Ben yapmak istediğim bir t-shirt dizaynı için fotoğraflarından birini ararken, yani demin bahsettiğim popüler imgenin yeniden üretilerek ikonlaştırılması sürecini kendim tekrarlarken farkettim aslında bu kadını hiç kendi işini yaparken, yani bir filmde izlemediğimi. En son birkaç Audrey Hepburn filmini de benzer sebeplerle izlemiştim ve genel olarak 50ler sonu 60lar başında çekilmiş bir filmin klasik olmasının dışında bir şey vaad etmemesi sıkıntısını saymazsak memnun da kalmıştım izlediğim şeyden. Ne yazık ki Marilyn Monroe'da aynı şey söz konusu olmadı.


