2.6.10

Yeni Amerikan Rüyası Glee

,

Öncelikle şunu söylemeliyim ki konu müzik, sinema, edebiyat olduğunda biraz tez canlıyımdır, yani bir işi seveceksem eğer hemen severim, çok sevdiğim yazarlar, kitaplar, filmler, albümler genelde hep beni en baştan beri çok heyecanlandırmıştır, ortasında / sonunda çok sevdiğim albüm, kitap, film azdır. Dolayısıyla da bu konulardaki ilk izlenimime ve iç güdülerime güvenirim, kararsız kaldığım durumlar pek nadirdir. Glee hakkında kararsız kaldığım nadir projelerden biri, nedenlerine gelmeden önce diziyle ilgili kısa da olsa tanıtma amaçlı bir şeyler söylemekte fayda var sanırım.

Glee bir Amerikan lisesinin müzik kulübünün okulun popüler çocukları, ponpon kızlar takımının deli koçu, okul müdürü ve daha paralı ve ödüllü diğer okulların kulüpleri karşısında ayakta kalma çabasını anlatan bir komedi + gençlik dizisi. Ve tabi ki müzik kulübünün yani Glee Club'ın bu yoldaki maceralarını ele aldığından, tahmin edebileceğiniz gibi müzikal ağırlıklı bir dizi. Bu tanım kafanızda tipik bir Amerikan lise dizisi izlenimi yaratmasın diyeceğim, çünkü çok büyük çoğunluğun, özellikle de 20 yaş üstü tayfanın, bu klişeden ne kadar sıkıldığının farkındayım, ama aslında izleniminiz tam da böyle olmalı. Çünkü Glee, Hughes'un Breakfast Club'ından beri anlatıla gelen meseleyle -yani futbol takımı kaptanları, ponpon kızlar, inekler, garipler ayrımı, popüler olma çabasıyla- çok uğraşıyor ama bunu kalması gerektiği seviyede, yani yüzeysel şekilde yapıyor. Glee bir komedi dizisi ve yolunu şaşırdığı bazı noktalar hariç bu meseleleri dramatize etmiyor, bu yüzeysel meseleleri acımasız bir komediyle ele alıyor. Glee'nin kaçırılmadan izlenmesi, eşe dosta "mutlaka izleyin" diye tavsiye edilmesi gereken bir dizi olup olmadığına dair benim sıkıntılarım da tam burada başlıyor aslına bakarsanız. Glee'yi ilk izlemeye başladığımda bunca zamandır işlenip duran saydığım bunca klişeye rağmen benim için "izlenmesi gerekenler"e dahil eden iki faktör vardı: (1) Amerikan lise jargonunun gereksiz dramatize edilen her türlü "kurumu"yla zalimliğe varan bir şekilde dalga geçiyordu bu dizi. Popüler çocuklar
weirdo'ların suratına koridorda kola fırlatıyor, ponpon kızların koçu incecik fıstık gibi kızları tartılara çıkarıp tarttıktan sonra -popüler kültür referansları kullanaraktan- acımasızca aşağılıyordu. Ve bunların hiçbiri ciddiye alınmıyordu, ortada creep olmanın getirdiği sunni ergen acıları filan yoktu. Bu suratına kola fırlatılan, marc jacobs giydiği için çöp konteynırına atılan çocuklar her şeye rağmen popüler olmak için Glee Club'a girip, diva olma hayalleri kuruyorlardı. (2) Dizi asla kendini ciddiye almıyordu, muhteşem ses ve dans performanslarıyla ve acımasız komedisiyle entertainment tan başka bir şey sunmadığının farkındaydı. Ve siz de size 45 dakikalık eğlence vadeden bu diziyi gönlünüz rahat bir şekilde izleyebiliyordunuz. Peki ne oldu da Glee, haftada bir mutlu mesut izleyip arada "kızın sesi ne güzeldi, şu sahne ne komikti, kostümler süperdi" den öteye geçip kafa karıştırmaya başladı?


Öncelikle, sanırım bu beklenmedik başarı -dizi ilk başladığında sadece 13 bölümlük anlaşması varken şimdi 21. bölümünü yayınladı ve golden globe aldı, amerika'da izlenme rekorları kırıyor ve dizi cast'ı amerika'da konserler vermeye başladı- dizi yaratıcılarını ve yazarlarını da şaşırtmış olacak çünkü konu işleniminde, karakterlere verilen ağırlık dağılımında ilk 13 bölümden sonra büyük bir dengesizlik baş gösterdi. Ayrıca, dizinin ana problemlerinden biri olan "Glee Club hayatta kalacak mı kalmayacak mı?" meselesi bir süre sonra çok işlendiğinden izleyiciyi yormaya başlıyor, Quinn, Puck, Emma gibi karakterlerin birkaç bölümdür sadece bir-iki satırlık diyalogları var ve karakter olarak evrilmiyorlar. Bunların hepsi dizinin genel "kendini ciddiye almama" tonu içerisinde anlaşılabilir, nitekim karakteri "tip"e dönüştürme ve komik unsuru bunun üzerinden devam ettirme bütün komedi ağırlıklı dizilerde ve sitcom'larda olan bir durum. Ancak bu tipolojiler kendi sınırları içerisinde bile bir süredir çeşitlendirilmiyor, özellikle Quinn sürekli ya hamileliğinden dem vuruyor ya da bazen sadece figüran diyaloğu için sahnede bulunduruluyor. Ayrıca, dizi özellikle popüleritesinin arttığından beri, onu birçok benzer projeden farklı kılan bahsettiğim komik unsurunu, bu komik unsuru oluşturan acımasız karakterlerin sarkastik ve aşağılayan lafları + uygulamalarına karşı neredeyse mesaj çabalı sahnelerle değillemeye başladı. "Glee'de popüler karakterler popüler olmayanlara karşı acımasızdı ve dizi bu yüzden başarılı ve komikti." değil söylemeye çalıştığım, karakter evrimi, hikaye gelişimi dediğimiz şey diziye karakter katan tonuna rağmen değil onu değilleyerek gelişmeye başladı dizide. Bu da ister istemez hikaye sinopsis'i ve türü itibariyle vaadedebilecekleri belli bir dizi için, boyundan büyük sularda yüzmek demek, çünkü Glee'yi izlemeyi "seçen" bilinçli izleyici eş cinsellik, beslenme bozuklukları, ırkçılık gibi meselelerde ders dinlemek değil, absürd, absürd olduğunun farkında, çok yetenekli ve teatral, yüksek egolu çocukların çok komik maceralarını ve çok başarılı performanslarını izlemek istiyor. Siz beklentilerinizi yontsanız da dizi size fazlasını sunacak formatta değil. Kilolu Mercedes zayıflaması için onu zorlayan koçuna baş kaldırıp okul spor salonunda "Beautiful"u söyleyip üstüne bir de nutuk çektikten sonra, sırf popüler olmak için kendisine yanaştığını bildiği Puck'la "böyle biri beni ilk kez güzel buldu" diye çıkmaya başlayınca bir önceki bölümdeki salya sümük mesaj hem çöpe gidiyor, hem de siz "şarkılar ne güzel, Rachel ne komik" temalı pembe uykunuzdan uyanıyorsunuz.



Bunların hepsi diziyi ne yazık ki tutarlılık açısından başarısız kılan etmenler. İşin acı tarafı Glee tonunu iyi tutturabilse, bahsettiğim tüm klişelerine rağmen, ortalama bir hikaye bütünlüğü ile kült bir dizi olabilirdi. Çünkü, yazımın genel havası çok negatif olduğu için sizi bu noktada artık inandıramayacağım ama, bir müzikal ve komedi olarak çok çok çok başarılı bir dizi Glee. Oyuncularının bazıları Broadway çıkışlı, neredeyse tüm cast şarkı söylüyor ve dansediyor. Herkes kendi vokallerini ve danslarını yapıyor. Şarkı seçimleri, kareografiler çok iyi, özellikle Lea Michele ve Amber Riley inanılmaz başarılı vokaller, Lea Michele'in şimdiden bir Golden Globe ve Tony adaylığı var. Temalı bölümler, Madonna bölümü, Lady Gaga ağırlıklı bölüm, çok başarılı, böyle bölümlerde şarkı cover'lamanın ötesinde yeni düzenlemeler de yapıyorlar, ki çok riskli bir şey olmasına rağmen çok da iyi kotarıyorlar bunu. Kısaca özetlemek gerekirse, hayatının bir döneminde popüler müziğe kafayı takmış, müzikal seven, elinde tarak ayna önünde şarkı söyleyip okul münazaralarında kareografiler yapmış her yaş döneminden insanın bayıla bayıla izleyeceği bir dizi Glee. Kareografi ve teatralite sevenler de tüketip eğlenmeye, Glee de bu standartlarda eğlendirmeye devam ettikçe popüleritesinden bir şey kaybetmeyecektir. Tabi bir sonraki daha eğlenceli, daha komik Amerikan rüyası popüler kültür dünyasını ele geçirene dek.

0 yorum to “Yeni Amerikan Rüyası Glee”

 

BOLAHENK SOKAK Copyright © 2011 | Template design by O Pregador | Powered by Blogger Templates